Yakın geçmişe değin başarı, salt zihinsel güce bağlanıyordu. Oysa bugün, başarının karmaşık ve çok yönlü etkenlerin ürünü olduğunu bilmekteyiz. Okulda başarıyı destekleyen ya da köstekleyen etkenler; aileden, arkadaş çevresinden, okuldan ve öğrencinin kendisinden kaynaklanmaktadır.
Öğrencinin okul başarısını etkileyen etkenlerden bir bölümü de öğrencinin kendisinden kaynaklanmaktadır. Öğrencinin alabilirlik gücü sınırlı, zekâ düzeyi düşük olabilmekte, bedensel ya da ruhsal bir rahatsızlığı bulunabilmektedir.
Bir de zeki, ilgili, çalışkan olmalarına; olumlu bir destek sağlayan aile ortamına ve arkadaş çevresine sahip bulunmalarına karşın, istenen düzeyde bir başarı elde edemeyen öğrenciler olmaktadır. Bunların başarısızlığına yol açan neden bu öğrencilerin, verimli çalışma ve tam öğrenme yollarını bilmemeleridir.
Değerli öğrencilerimiz,
Öğrenmek, başarılı olmak için gösterilen çaba ölçüsünde verimli bir sonuca ulaşılabilmektedir. Verimli çalışma tekniklerini kullanarak çalıştığınızda, başarı düzeyinizin belirgin bir biçimde yükseldiğini göreceksiniz.
Verimli çalışma ve başarılı olmak için şunları gerçekleştirmelisiniz;
1. Niçin Öğreneceğinizi Biliniz
Siz, nereye varacağını bilmeden yola çıkan aklı başında bir kişi gördünüz mü? Görmediniz. Öyle ise hangi amaçla (niçin) çalışacağınızı ve öğreneceğinizi bilmek olmalıdır.
İnsanın bilinçli bir varlık olarak niçin ve nasıl yapacağını bilmek hem hakkı, hem de insan olma sorumluluğunun bir gereğidir.
2. Çalışmanızı Planlayınız
Çalışmada plan; "niye, nasıl, ne zaman ve nerede" çalışacağınıza karar vermek demektir. Planlanmış bir çalışma, yaptığınız bir işin amaçlı ve etkili bir biçimde yürütülmesidir. Planlı çalışma öğrenciye yaptığı çalışmanın yolunu gösterir ve onu sık sık karar değiştirmekten kurtararak boşuna zaman yitirmesini önler.
Her öğrenci çalışma planı yapmayı bilmelidir. Bunun için;
a) Planlar, günlük, haftalık ve gerekirse de aylık olarak düzenlenmelidir.
b) En iyi öğrenilen saatler zor öğrenilen dersler için ayrılmalıdır.
c) Çalışma planı ani olarak ortaya çıkabilecek durumlarda, yapılacak çalışmanın, değişik saatlere kaydırılmasına olanak verecek esneklikte olmalıdır.
d) Sınavlara özel olarak nasıl hazırlanacağı çok önceden düşünülmelidir. Çalışma planlarına sınav hazırlıkları yansıtılmalıdır.
e) Çalışma sürelerinin uzunluğu derslerin özelliklerine göre düzenlenmelidir.
f) Çalışma saatleri olabildiğince her zaman günün aynı saatleri arasında olmalıdır.
g) Planlar çizelgelerle hazırlanmalı (Okulda Başarı).
3. Çalışma Zamanlarınızı İyi Ayarlayınız
Zamanın ve çabanın en ekonomik biçimde kullanılmasının ön koşulu çalışma saatlerinin bir programa bağlanmasıdır.
Okumak, alıştırma yapmak, not çıkarmak vb. gibi çalışmalar için, birer saatlik süreler, yazı yazma, ödev hazırlama gibi çalışmalar için iki üç saat ayırabilirsiniz.
Çalışmalarınızı en kolay öğrenmeniz, dikkatinizi en fazla toplayabildiğiniz saatlerde gerçekleştirmelisiniz. En verimli saatler, birçokları için sabah saatleri, birçokları için de uyumadan önceki saatlerdir. Bununla birlikte zorunlu durumlarda günün diğer saatlerinin de değerlendirilmesi gerekir. Siz, hangi saatlerde daha iyi çalışıyor ve öğreniyorsanız, zor konular üzerindeki çalışmalarınızı, o saatlere kaydırınız.
Zamanınızı planlarken başkasını örnek almayınız; kendi yetenek, ön bilgi, beceri, tutum ve gereksinimlerinizden yola çıkınız. Her konuya; cins, kapsam ve zorluk derecesine göre zaman ayırınız. Örneğin; çözümleme ve birleşim gerektiren konulara daha kısa zaman dilimleri gerekirken bir öykü, roman okumak, ödev yapmak kesintisiz ve uzun bir süre ister.
40–60 dakikalık etkin bir çalışmadan sonra 5-15 dakika kadar dinlenmek gerektiği benimsenen yaygın görüştür. Ancak, ara dinlenmelerden, yeniden çalışmaya dönüşü güçleştirecek, çalışmadan soğutacak etkinliklerden kaçınmak gerekir. Öğrenci zor olan konuları kendisine göre en verimli saatlere ayırmalıdır.
4. Çalışma Yerinizi Belirleyiniz
a) Çalışma odası mümkün olduğu kadar fazla sıcak veya soğuk olmamalı ve iyi havalandırılmalı, sessiz olmalıdır.
b) Çalışma masası ve yüksekliği kişinin boyuna göre ayarlanmalıdır.
c) Ders çalışırken müzik dinlemek dikkati dağıtır.
d) Ders çalışma ortamındaki poster, afiş ve resimler de dikkatin dağılmasına, öğrencinin hayal dünyasına dalmasına neden olacağından bunların çalışma ortamında bulundurulmaması.
e) Çalışma masasının, çalışma faaliyeti dışındaki işler için kullanmamak, çalışma masası farklı işler için kullanılıyorsa, çalışmaya başlarken mutlaka bir değişiklik yapılması (örtüsünün değiştirilmesi, bir lamba konması vb.).
f) Çalışmaya, çalışma için ayrılan alanın dışına kaydırmamak yararlıdır. Eğer çalışma sırasında dikkatiniz dağılır, hayale dalarsanız yapılacak şey derhal çalışma masasını terk etmektir. Böyle bir alışkanlık kazanıldığında çalışma ortamına dönmek kendiliğinden çalışma davranışını başlatır.
g) Çalışmaya başlamadan önce, çalışma sırasında gerekli olacak bütün malzemenin el altında bulunması, dikkatte kopmalara yol açacak kesintileri önlemek açısından yararlıdır.
5. Okuma Yöntemi
Okuma; bir konuyu öğrenmek için, "yazıya geçirilmiş bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlama ya da aynı zamanda seslere çevirme" işidir.
Okuma konusunda yapılan çeşitli araştırma bulguları, insanların okuma gücünün ancak %20–40 kadarını kullandıklarını göstermektedir. Bunların çoğunun da sistemsiz ve verimsiz bir okuma içinde oldukları görülmektedir.
İnsanın kendisini vermeden, rüya görür gibi, ilgi ve dikkatini okuduğu metin üzerinde yoğunlaştırmadan yaptığı okuma, "sistemsiz okuma" adını almaktadır. Bu tip okuma, bireyin, okumaya ilişkin olarak edindiği kötü alışkanlıkların bir sonucudur. Sistemsiz okumaya yol açan alışkanlıklardan hemen kurtulmaya çalışmak, verimli okuma için temel bir zorunluluktur.
Okuma, amaçlı bir etkinliktir. Bu nedenle, okumadaki amacın belirli ilgi ve gereksinimleri karşılamaya dönük olduğu unutulmamalı; bunun için de okumayı etkili kılan ilke ve kurallar çok iyi bilinmelidir.
Okumayı etkili kılan ilke ve konular ise şunlardır;
a) Okumaya başlamadan önce, okunacak metin üzerinde genel bir tarama yaparak parçanın planını ve ana noktalarını bulmak, okuma sırasında anlamayı kolaylaştırır.
Metnin başlıklarına göz gezdirmek, ilgili resim, harita ve çizelgeleri incelemek, metindeki belirteçleri (örneğin, siyah puntolarla yazılmış kısımlar, tırnak içine alınmış tanımlar vb.) gözden geçirmek, okunacak metin üzerinde bir düşünce verebilir.
b) İyi bir okumada ses yoktur. Okuma gözle olur. Okuma "göz" ve "ses" ters yönlü alışkanlıklardır. Araştırmalar bir sözcüğün sesle hecelenmesinin, gözle anlaşılmasından yaklaşık dört kez daha fazla zaman aldığını göstermektedir.
c) Okumanın kesintisiz ve anlaşılır olması, okuyanın sözcük bilgisiyle yakından ilişkilidir. Yeterli olmayan sözcük dağarcığı, okumayı ve okunan metnin anlaşılır olmasını güçleştirir. Hızlı okumak için sözcük bilgisini de geliştirmek gerekir.
Ders kitapları çoğunlukla öğrenci düzeyine uygun olarak yazılmışlardır. Bu kitaplarda geçen yeni bir sözcüğün anlamı, öğrenci tarafından dikkat edilirse, tümce içindeki kullanılış yerinden çıkartılabilir. Sözcük dağarcığı ne kadar geniş olursa, metin içindeki yeni sözcükleri kavrama da o kadar kolay olur.
d) Okuma, sözcük için değil; düşünceyi saptama amacıyla olmalıdır. Kimi öğrenciler her sözcük üzerinde ayrı ayrı durarak anlamadan çok, sözcük okuma çabası içine girerler. "Sözcük okuma" bırakmak için, tek tek sözcükleri okumak yerine; bir bakışta düşünceyi kavramaya yetecek sayıda sözcük okumaya çalışmak gerekir.
Ana düşünceyi kavramak için dikkat, okunan metin üzerine toplanmalı; okuma, öğrenmek amacıyla yapılmalıdır.
e) Okumada "acelecilik" okumayı güçleştirdiğinden, yinelemeli okumaya neden olabilir.
Yinelemeyi önlemek için, ilk okumada tam anlaşılmayan tümceleri yeniden okuma yerine; okuma sürdürülmelidir. Böylece belki, ilerideki açıklamalar içinde, anlaşılamayan tümceyle ilgili karanlık noktalar, daha iyi anlaşılır olacaktır.
f) Okuma sırasında gözler çabuk yorulur. Yorulan gözleri dinlendirmek için, avuç içleri, tam göz yuvarlaklarının üzerine getirilerek, çok bastırmadan ve tam bir karartma oluşturacak biçimde konur. Böylece, göz üzerindeki avuç içi ısısı, gözleri yatıştırarak, bir gevşeme yaratır. Bu uygulamanın başında, karanlıktaki gözlerin önünden ışık pırıldamalarının geçtiği görülür. Bu parıldamalar geçinceye değin gözler aynı durumda kapalı tutulur. Bu biçimde bir kaç dakika bekledikten sonra gözler açılarak yeniden okumaya başlanırsa, gevşemiş ve rahatlamış gözlerle okunan metin daha kolay anlaşılacaktır.
g) Okurken sözcükler gözle izlenmeli, izlemede parmak ya da kalem kullanılmamalı, beden ve baş oynatılmamalıdır. Okumada metin ile göz arasındaki uzaklık görme sınırlarını etkiler. Bu uzaklığın çok oluşu okuyucunun satır üzerinde daha geniş bir alanı görmesine ve daha kolayca okumasına yardımcı olur. İyi okuyamayanlarda metin ile göz arasındaki uzaklık azdır ya da kimi zaman hiç yoktur.
h) Okunan metnin bulunduğu kitap, dergi vb. okuyana ait ise, önemli yerlerin üzeri fosforlu ya da altları renkli kalemle çizilebilir. Bu çizmenin gerçekten yararlı olabilmesi için, bunların ne amaçla çizildiği ve ne işe yarayacağı konusunda açık bilgiye sahip olmak gerekir.
Alt çizme, okuyucuya, zor bir konuyu okurken öğrenilmesi gereken şeylerin daha kolayca öğrenilmesine yardımcı olduğu gibi; bunların sonradan gözden geçirilmesinde de kolaylık sağlar.
6. Dikkat Toplama
Etkili çalışmanın temelinde dikkat vardır. Dikkat, öğrencinin çalıştığı konuya kendisini vermesidir. Kendini verme, anlamayı kolaylaştırdığı kadar, çabuk öğrenmeye de yardımcı olur.
Dikkat doğuştan değil; alıştırmalarla kazanılan ve geliştirilen bir alışkanlıktır.
Dikkati konu üstüne toplayıp yöneltebilmek için izlenebilecek yollar şunlardır;
a) Çalışma öncesi, çalışmanın amacı ve çalışma sonunda gerçekleştirilebilecek bir hedef saptanmalıdır.
b) Çalışan konuya merak duymalıdır. Bunun için yapılan çalışma sevimli, hiç değilse sevilecek yönleri aranıp bulunmalıdır.
c) Dikkat eğitimi sistemli çalışmayı geliştirir. Bunun için yapılan çalışma planlarına uyulmalıdır.
d) Çalışma sırasında okuma, yazma, anlatma, uygulama vb. değişik etkinliklere yer verilmelidir.
e) Çalışma çevresi düzenlenmelidir.
f) Çalışmaya geçmeden önce yeteri kadar dinlenilmiş olunmalıdır.
g) Zor parçalar, anlamlı küçük bölümlere ayrılmak çalışma denenmelidir.
h) Çalışmaya planlandığı gibi zaman yitirmeden hemen geçilmelidir.
7. Not Alma
Öğrenme süreci ile ilgili bölümde de anlatıldığı gibi dinleme yoluyla öğrenilen bilgiler çok uzun süreler hafızada muhafaza edilemez. Bir öğrenci, bir dersin sonunda o derste dinlediğinin sadece yüzde 55´ini hatırlayabilir. Eğer tekrar Yapılmazsa bir hafta sonra ise bu oran yüzde 17´ye düşer.
Not alma becerisi öğrencinin, aktif bir biçimde, anlatılan konu üzerinde düşünmesine ve özümsediği bilgileri uygun bir formda kâğıda aktarılmasına yardımcı olur. Bu yönüyle not alma ders dinlemeye konsantre olmayı sağlar. Derste alınan notlar hem bilgilerin kalıcı hale getirilmesini, hem de zaman zaman başvurulabilecek bir bilgi kaynağı olması dolayısıyla öğrencinin öğrenmesinde önemli bir rol oynar. Aynı şekilde okurken not almada da bilginin işlenmesi ve yorumlanması söz konusu olduğunda bireysel çalışmanın etkililiği artar. Bu nedenle hem derste, hem de bireysel çalışmalarda not almanın önemi büyüktür.
Not almada dikkat edilmesi gereken ilkeler;
a) Önemli notları yakalamaya çalışın.
b) Dinleme ile not alma arasında bir denge oluşturun.
c) Kısaltma ve semboller kullanın. Örneğin; matematik (mat), örneğin (örn), önemli olmayan (ön-) gibi. Kısaltmayı oluşturan harflerin anlamlı kelime oluşturmamasına dikkat edilmelidir. Örneğin; önemli (ön), sunu (su), yapılan (yap) gibi kısaltmalar anlamları bozabileceği için kullanılmamalıdır.
d) Kendi ifadenizi kullanın.
e) Soru sorun.
f) Önemli olabilecek uyarı ve ödevleri not edin.
g) Not almaya ilk günden başlayın ve düzenli olarak kendiniz için not tutun.
h) Not alma ortamını iyi seçin.
ı) Notları en kısa zamanda gözden geçirin.
8. Sınava Hazırlama ve Girme
Başarılı okuma tekniğini kavrayan, derslerine zamanında programlı olarak çalışan, derslerinde düzenli not tutan, merak ettiği ve ilgi duyduğu konuyu inceleyip bilgi edinen, öğrendiklerini zaman zaman yenileyip gözden geçiren ve yeni bilgilerle pekiştiren, sorunları için çeşitli çözüm yollarını araştırarak kendisine en uygun olanını bulmaya alışan, öğrenmede değişik görüş ve düşüncelerin hepsine aynı önemi verecek ön yargısız değerlendiren ve kısaca; verimli çalışma yöntem ve tekniklerini bilen bir öğrenci için, sınav hazırlığı bu çalışmaların dışında "özel" bir önem taşımaz. Çünkü, o bütün çalışmalarıyla -etkili çalışma tekniklerini bildiği ve uyguladığı sürece- yalnız sınav için değil, her durumda öğrendiklerini ortaya koymak ve uygulamak durumundadır. Bu nedenle öğrenci, enerjisini amaçlı bir çalışmaya yöneltip etkili öğrenme tekniklerinden yararlanarak sistemli bir çalışma alışkanlığı geliştirdiğinde, gireceği her sınavda yeteri kadar başarı sağlayacaktır.